4 Şubat 2011 Cuma

Örnek: İnternetten eğitim yönetimiine ilişkin anket

Değerli Eğitim Yöneticisi,

          Marmara Üniversitesi Eğitim Yönetimi ve Denetimi Yüksek Lisans öğrencisiyim. Okul Yöneticilerinin Küreselleşmeyi Algılamaları konulu bir tez konusu üzerinde çalışıyorum. 100 maddeden oluşan tez anketimi online hale getirmiş bulunmaktayım. Maddeler kısa ve anlaşılır olduğu için çok zamanınızı almayacağını ümit etmekteyim. Anketle ilgili izin onayları eklerde sunulmuştur. Ankette sizin için uygun olan tercihleri seçip "Gönder/Submit" tuşuna basmanız yeterli olacaktır. Sizin doldurduğunuz anketle ilgili veriler doğrudan veri tabanına yansıyacaktır. Aşağıda linkini verdiğim anketi bir müddet zaman ayırarak doldurmanızı ve tanıdığınız, yakınınızda olan idareci arkadaşlarınıza bu maili iletmenizi  rica ediyorum. Anketi doldurarak ayırcağınız zamanı ve yardımınızı çok önemsiyor, desteğiniz için sonsuz teşekkür ediyorum. Ayrıca İGEDER Yönetim kuruluna da bu imkanı sağladığı için ayrıca teşekkür ediyorum. Sağlıcakla kalınız...


Anket Linki: Aşağıdaki linki tıkladığınızda anket karşınıza çıkacaktır.




https://spreadsheets.google.com/viewform?formkey=dE5Pczh1ZzBxSzU4MU5TcV9hN0JaVHc6MQ


Eğitim kurum tipi tespit ve eğitim yöneticisi değerlendirme formları

http://personel.meb.gov.tr/daireler/mevzuat/mevzuatlar/Ek3_kurum_tipleri_tespit_formu.pdf

http://personel.meb.gov.tr/daireler/mevzuat/mevzuatlar/Ek2_yonetici_degerlendirme_formu.pdf

2 Şubat 2011 Çarşamba

GENÇLİK EĞİTİMİ BAŞVURU KİTAPLARI


GENÇLİK EĞİTİMİ BAŞVURU KİTAPLARI

-          Ergenlik Psikolojisi, Adnan Kulaksızoğlu, Remzi Kitabevi
-          Ergenlik Sorunları: Anne-Babalar Gençlere Nasıl Davranmalı? Sefa Saygılı, Elit Yayıncılık
-          Gençlik, Din ve Değerler Psikolojisi, Hayati Hökelekli, Ankara Okulu Yayınları
-          Gençlik, Problemleri Açısından Üniversite Gençliği, Selahattin Özyurt-M.Sait Doğan, Değişim Yayınları
-          Gençler İçin Beş Sevgi Dili, Gary Chapman, Sistem Yayıncılık
-          Gençler Bu Kitap Sizin İçin, Hasan Yılmaz, Çizgi Kitabevi
-          Çocuk ve Ergende Karakter Eğitimi, Musa Kazım Gülçür, Işık Yayınları
-          Başarı İçin Gençlere 33 İşaret, Recep Şükrü Apuhan, Timaş Yayınları
-          Çocuğunuzun Ergenlik Çağında Anne ve Babaları En Çok Zorlayan 10 Sorun ve Çözüm Yolları, Lawrence Bauman, Boyner Yayınları
-          Ergen Çocuğunuzla Konuşma Sanatı, Paul Swets, Varlık Yayınları
-          Ergenlerde Madde Kullanım Bozukluklarına Yaklaşım Kılavuzu, Kültegin Ögel-Sevil Taner-Ceyda Yılmazçetin, IQ Kültür Sanat Yayıncılık
-          Ergenlik Çağındaki Çocuğunuzu Anlamanın Yolları, George H. Orvin, HYB Yayıncılık
-          Genç Adam, Osman Öztürk, Rağbet
-          Genç Kızlarla Baş başa, Münibe Güneş, Nesil
-          Gençlerle Baş başa, Ali Fuat Başgil, Kubbealtı Neşriyat
-          Gençliğin El Kitabı, Zübeyir Gündüzalp, Nesil Yayınları
-          Gençliğin Gözyaşları, Halit Ertuğrul, Timaş Yayınları
-          Genlik Çağı: Ruh Sağlığı ve Ruhsal Sorunlar, Atalay Yörükoğlu, Özgür Yayınları
-          Gençlik Dönemi ve Eğitimi (1-2), Tebliğler, Ensar Neşriyat
-          Gençlik Duvarları Yıkıyor, Erdal Atabek, Altın Kitaplar Yayınları
-          Gençlik Mektupları, Halit Ertuğrul, Nesil Yayınları
-          Gençlik Rehberi, Bediüzzaman Said Nursi
-          Gençlik Sosyolojisi Yazıları, Mahmut Tezcan, Gündoğan Yayınları
-          Gençlik ve Arkadaşlık, İhsan Atasoy, Nesil Yayınları
-          Gençlik ve Aşk, Cemil Tokpınar, Nesil Yayınları
-          Gençlik ve Bağımlılık, İlkay Kasatura, Evrim Yayınları
-          İslam Büyüklerinden Gençlere Sesleniş, Mehmet Paksu, Nesil Yayınları


-          İslam Gençlik ve Din Eğitimi, Turgay Gündüz, Düşünce Kitabevi
-          Kimliğini Arayan Gençliğimiz, Özcan Köknel, Altın Kitaplar Yayınları
-          13-19 Yaşları Arasındaki Gençler: Ergenlik Çağındaki Çocukları Anlamaları İçin Ana Babalara Bir Kılavuz, Wendy Grant, HYB Yayıncılık
-          Türkiye’de Gençlik, Sami Şener, Suffe Yayınları
-          Türkiye’de Gençlik Sorunları ve Çözüm Yolları, Nevzat Yüksel, Bayrak Yayınları
-          Ergenlik Çağının Tehlikeleri: Ne Demeli? Nasıl Davranmalı? , Gerard Severin, Çocuk ve Aile Kitapları

31 Ocak 2011 Pazartesi

Kişi eğitimde kendini ihmal etmemeli


Adamın ev işlerinde aşırı titizliğiyle tanınan bir karısı varmış. Evdeki her toz zerresini kontrol etmekten, her mobilya parçasını, hatta bir köşede duran topraktan yapılmış tükürük hokkasını parlatmaktan daha iyi yapacak bir şey yokmuş. Fakat bütün bu ev işleri içinde kendini tamamen ihmal ediyormuş. Bunun sonucunda etrafta çok perişan şekilde dolaşıyormuş. Bir gün kocası uzun bir yolculuk sonunda eve döndüğünde, yolculuk boyunca yuttuğu tozlardan boğazını temizlemek için tükürme gereksinimi duymuş. Etrafa tükürebileceği kirli bir köşe bulmak için bakmış. Fakat her şey temizlikten pırıl pırıl parlıyormuş. Bu durumda karısının yüzüne tükürmekten başka yapabileceği bir şey kalmamış.

Nossrat Peseschkian, Doğu Hikayeleriyle Psikoterapi, Beyaz Yayınları, 1998, s. 193

İnsanları tanımanın tecrübe edilmesi


Bilgi ve erdem susuzluğu çeken bir genç adam, dış görünüşten insanların karakterini çıkaran bir bilim dalı olan fizyonomi çalışmış. Altı yıl süren çalışmaları Mısır'da gerçekleşmiş ve bu durum kendi evinden uzakta birçok özveride bulunmasına neden olmuş. Fakat sonunda sınavlarını büyük bir başarıyla tamamlayarak, gurur ve mutlulukla ülkesine dönmüş. Yolda gördüğü herkese bilimsel gözle bakıyor ve bilgisini genişletmek için karşılaştığı herkesin yüz ifadesini okuyormuş. Bir gün yüzünde altı özelliğin birden izleri olan bir adama rastlamış. Bu özellikler şunlarmış: Hasetlik, kıskançlık, hırs, açgözlülük, cimrilik ve düşüncesizlik. "Allahım, ne kadar canavarca bir ifade! Böyle bir şeyi daha önce ne gördüm ne de duydum. Teorimi burada deneyebilirim," demiş genç adam. O böyle düşünürken, yabancı çok dostça, kibar ve alçak gönüllü tavırlarla kendisine yaklaşmış ve şöyle söylemiş: "Sevgili şeyh, çok geç oldu ve öbür kasaba çok uzakta. Benim kulübem küçük ve karanlık, ama sizi kollarımda oraya taşırım. Sizi bu akşam misafirim olarak görürsem, benim için büyük bir şeref olur ve varlığınız beni çok mutlu eder!"
Buna şaşıran yolcu kendi kendine düşünmüş, "Ne kadar şaşırtıcı! Bu yabancının sözleri ile korkunç yüz ifadesi arasında büyük fark var." Bunun farkına varmak kendisini iyice korkutmuş. Geçmiş altı yılda öğrendiklerinden şüphe etmeye başlamış ve bazı şeylerden emin olmak için yabancının davetini kabul etmiş. Adam, genç âlimi çay, kahve, meyva suları, pasta ve nargileyle şımartmış, kibarlık, ilgi ve iyiliğe boğmuş. Üç gün üç gece ev sahibi bizim yolcuyu orada tutmayı başarmış. Sonunda âlim ev sahibinin kibarlığına karşı gelebilmiş ve kesin olarak yolculuğuna devam etmeye karar vermiş. Ayrılma zamanı geldiğinde, ev sahibi bir zarf uzatmış ve şöyle söylemiş: "Efendim hesabınız. " Buna çok şaşıran âlim, "Ne hesabı?" diye sormuş. Kılıcın kınından çekilme hızıyla ev sahibi birden gerçek yüzünü göstermiş. Kaşlarını sert bir şekilde çatmış ve kızgın bir sesle bağırmış, "Bu ne yüzsüzlük! Yerken ne düşünüyordun? Bütün bunların bedava olduğunu mu?" Bu sözleri duyan âlim birden kendine gelmiş. Hiçbir şey söylemeden zarfı açmış, birde ne görsün, yediği ve yemediği her şey yüz misli fiyatla yazılmış. Kendinden istenen paranın yarısına bile sahip değilmiş. Zorunlu olarak atından inmiş ve onu ev sahibine vermiş. Daha sonra elbiselerini çıkarmış ve yola koyulmuş. Oradan uzaklaşırken, sevinçle kendinden geçmiş gibi her adımda hoplayıp zıplıyormuş. Uzaktan ise şöyle söylediği duyuluyormuş:"Tanrım şükürler olsun, Tanrım şükürler olsun, altı yıllık çalışmalarım boş değilmiş!"

Nossrat Peseschkian, Doğu Hikayeleriyle Psikoterapi, Beyaz Yayınları, 1998, s. 198-199

Hile-i şeriye


Bedevi kumda tembelce ve cüretle yatan devesine sopayla vururken, “Ayağa kalk, Badmazhab, ahlaksız yaratık,” diye bağırmış. “Allah adına emin ederim ki, sözlerimi bir daha dinlemezsen, seni pazarda bir tumana satacağım, değersiz yaratık,” demiş. Fakat aradan bir gün bile geçmeden bedevi tembel hayvanı tekrar dövmek zorunda kalmış. Adam bir kez yemin ettiği için sözünü yerine getirmesi gerekmiş. Kendisiyle, deveyle ve Allah ile tartışa tartışa hayvanı pazara satmaya getirmiş. Alelacele verdiği söze pişman olmuş. Bir deve için bir tuman çok azmış. Yüz tumana satacağıma yemin etmeliydim, diye düşünüyormuş. Fakat birden kendini kurtarmanın bir yolu aklına gelmiş. Evine koşmuş ve yaşlı, yarı kör kedisini almış. Kediyi deveye bağlamış ve pazarda bağırmış: “Muhteşem deve bir tumana. Ahali gel, al bunu. Bunun gibi bir fiyatı bir daha bulamazsınız. Bir tumana deve.” İlgilenen birisi çıktığında ise bedevi kurnazca şöyle söylemiş: “Devenin değeri bir tuman, fakat onu yalnızca bu kediyle birlikte satacağım ve kedi doksan dokuz tuman ediyor.” Bedevi akşama kadar yanındaki pahalı ekiyle birlikte deveyi övmüş. Etrafında kalabalık insan grubu toplanmış ve bedevi’nin kurnazlığına gülmüşler, ama kimse deveyi almak istememiş. Oakşam bedevi evine deve ve kedisiyle mutlu bir şekilde dönmüş. Kendi kendine şunları söylemiş: “Deveyi bir tumana satmaya yemin ettim. Sözümü tutmak için her şeyi yaptım, fakat insanlar fikrimi sevmedi. Yeminim gerçekleşmediği için asıl onları cezalandırmalı, Allahsız cimriler!”

Nossrat Peseschkian, Doğu Hikayeleriyle Psikoterapi, Beyaz Yayınları, 1998, s. 197-198

Cezanın kolayına kaçayım derken


Adam rüşvet suçundan hakimin önüne gelmiş. Her şey adamın suçluluğunu gösterdiği için hakime kararını açıklamaktan başka bir şey kalmamış. Adama ceza olarak, bir tanesini seçebileceği üç seçenek sunmuş. Suçlu ya yüz tuman ödemek, ya elli kere kırbaçlanmak ya da beş kilo soğan yemek durumundaymış. Adam, “Bu kesinlikle çok zor olmayacak,” diye düşünmüş ilk soğana sarıldığında. Fakat yarım kiloya yakın çiğ soğan yedikten sonra kalan soğanlara baktığında tiksinmiş. Gözleri sulanmış ve yanaklarından yaşlar akmaya başlamış. “Yüce mahkeme, beni soğanlardan kurtar. Elli kamçıyı tercih ederim,” diye yalvarmış. Aklınca kurnazlıkla parasını kurtarabileceğine inanıyormuş. Zaten az gözlülüğüyle ünlüymüş. Mübaşir hırsızın üstünü soymuş ve sıraya yerleştirmiş. Fakat mübaşirin güçlü görüntüsü ve kırbaç onu titretmiş, sırtına inen her kırbaçta daha fazla bağırmış ve onuncu vuruştan sonra feryat figan etmiş. “Bana acıyın beni bu kırbaçlardan kurtarın,” demiş. Hakim başını sallamış. Bu şekilde parasını korumak için kırbacı tercih eden ve sonunda üç cezayı da tadan adam yalvarmış: “Ne olur yüz tumanı ödememe izin verin.”

Nossrat Peseschkian, Doğu Hikayeleriyle Psikoterapi, Beyaz Yayınları, 1998, s. 152-153